VATANTÜRK18

28 Subatta Cevik Birin yaptiklari

28 Şubat sürecinde İsmail Hakkı Karadayı'nın Genel Kurmay Başkanı olduğu dönemde ikinci başkan Çevik Bir'in basını yaptığı baskı olayı ile ilgili Milliyet yazarı TAHA AKYOL'un 04.03.2009 tarihli yazısından bir bölüm.

Basına baskı olayı
28 Şubat döneminde, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir, gazete sahipleri Aydın Doğan ve Dinç Bilgin’i Genelkurmay’da öğle yemeğine davet etti ve “komutan adına” diyerek gazetelerin nasıl yayın yapacağı ve hangi yazarların işten atılacağı konusunda ‘talimat’ üslubuyla bir konuşma yaptı. Bunun üzerine Dinç Bilgin sahip olduğu Sabah gazetesinde Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand’ı işten çıkardı, Mehmet Altan’ın yazılarına uzun süre ara verdi!
Aydın Doğan ise bunu kabul etmeyeceğini, hiçbir yazarı işten atmayacağını Çevik Bir’e söyledi. Bir’in Milliyet‘ten atılmasını istediği yazarlar Umur Talu, Yalçın Doğan ve bendim! Hatta konuşma sertleştiğinde Aydın Bey, Çevik Paşa’ya “Öyleyse bir emekli general gönderin, gazeteyi o yönetsin!” diye tepki göstermişti!
Aydın Doğan’a baskı yaparak sonuç alamayacağını gören Çevik Paşa, Milliyet‘i ziyaret ederek bizlerle görüşmek istedi, Aydın Bey’in düzenlediği öğle yemeğinde Milliyet yazarları olarak Çevik Paşa’yla bir araya geldik. Paşa 28 Şubat’ın bildik “irtica” teorisini anlattı, ben itiraz ettim, tartışmalar oldu...
Emekli olduktan sonra Sayın Bir CNN Türk’ü ziyarete geldi, Mehmet Ali Birand’ın canlı yayınına katıldı; konu Demirel’den sonra kimin cumhurbaşkanı olacağı idi...
Yayından sonra toplu sohbetimizde ben Çevik Bir’e, Aydın Bey’i Genelkurmay’a çağırıp ben dahil çeşitli yazarların işten atılmasını istediğini hatırlattım ama bunu şahsi bir kin meselesi yapmadığımı da belirttim. Çevik Bir de “O günün şartları farklıydı” gibi sözler söyledi; tatlıya bağladık.
Sayın Karadayı’nın açıklamasından anlaşılıyor ki, Çevik Bir, gazete sahiplerine, “komutan adına” demiş olsa bile, kendi inisiyatifiyle baskı yapmış.

Yılmaz mı, Çiller mi?
Sayın Karadayı’nın açıklamasında, Erbakan’ın istifası üzerine Çiller’in başbakan olacağını zannettiğini, Yılmaz’ın başbakan olarak atandığını ise TV’den öğrendiğini belirtmesi önemlidir.
Gazeteci olarak benim notlarım özetle şöyle: Erbakan’ın Refah Partisi’yle Çiller’in DYP’si iktidardaydı. 28 Şubat sürecinde Erbakan 18 Haziran 1997’de istifa etti. Cumhurbaşkanı Demirel’e istifasını sunarken, hükümet kurma görevinin ortağı Tansu Çiller’e verilmesini istedi; Çiller’in güvenoyu alabilmesi için yeterli sayıda milletvekillerinin imzasını taşıyan listeyi de Demirel’e sundu.
Demirel Erbakan’ın istifasını kabul etti ama verdiği listeye itibar etmedi, hükümet kurma görevini ANAP lideri Yılmaz’a verdi. Bu arada DYP’nin 135 milletvekilinden 41’i peş peşe istifa ederek Cindoruk liderliğindeki Demokrat Türkiye Partisi’ne katıldılar; onların desteğiyle Mesut Yılmaz güvenoyu aldı.
Anlaşılıyor ki, 41 milletvekilini istifa ettirerek DTP’ye geçirtip Yılmaz’ı başbakan yapma operasyonunda Sayın Karadayı’nın bir rolü olmamış, bunu Demirel yapmıştır, belki de Batı Çalışma Grubu’nun desteğiyle...
Küçük bir not daha: 27 Mayıs konusunda Sayın Karadayı’ya atfedilen sözleri, ben Av. Burhan Apaydın’ın 2 Mart tarihli Zaman‘da çıkan açıklamasından aktarmıştım.

Taha Akyol - Milliyet
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol