FRANSA'DA 1793'TE BAŞLAYAN ZORUNLU ASKERLİĞE BİZ 1914'TE ANCAK GEÇEBİLMİŞTİK
İmparatorluğun ilk 300 yılında dünyanın en önemli askeri gücünü oluşturan Osmanlı ordusu, 17. Yüzyıl'dan itibaren değişen askeri sistemlere ayak uydurmak için imparatorluğun son 300 yılını ise arayışlarla geçirdi.
KUR'AYLA ASKER
Yeniçeri Ocağı'nın 1826'da kaldırılmasından sonra Asâkir-i Mansure-i Muhammediye adı altında yeni bir ordu kuruldu. Her ne kadar padişahın fermanı ile yeni ordunun esasları tespit edilmişse de askere almada tam bir sistem yoktu. Maaş karşılığı 12 yıl askerlik yapılacaktı. Ancak verilen maaşın azlığı yüzünden istenilen netice alınamadı. Mevcut askerlerin haricinde savaş sırasında yaşı uygun olanlar da zorla askere alınırdı. Sistem yeterli olmayınca yeni çıkarılan kanunlarla askere almaya bir düzenleme getirilmeye çalışıldı.
1846 tarihli Kur'a Kanunu ile askere alma işlemlerine bir düzen getirildi. Bölgenin ileri gelen yöneticilerinin nezareti altında nüfus sayımı yapılmış yerlerde yaşı 19-20 olanlar arasında kur'a çekilerek askere alınanlar tespit edildi. Gitmek istemeyenler bedel-i şahsî adı altında kendi yerlerine askere gidecek olanları tespit ederlerdi. Yerine gidecek birisini bulamayan ise bedel-i nakdî adı altında belirli bir miktarda para verirlerdi. Ancak gayrimüslimlerin askere gitmek istememeleri, kanundaki askere gitmede muaf grupların fazlalığı ve uygulamalardan doğan noksanlıklar yüzünden askere alma başarılı olamadı. Medrese talebeleri, üst düzey bürokrasisi, ailesine bakacak kimsesi olmayanlar vs. gibi birçok grup askere gitmiyordu.
88 YILDA BİR SİSTEM KURULDU
1846 kanunundaki aksaklıkları düzeltmek için 1870 ve 1886 da yeniden askere alma kanunları çıkarıldı. Muafiyetler azaltıldı. Ancak istenilen netice yine alınamadı. Özellikle gayrimüslimler askerlik yapmamak için
1908'deki düzenlemeden de bir sonuç çıkmadı. Ancak dünya savaşına doğru 12 Mayıs 1914'te "Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-ı Muvakkatı" adıyla geçici bir askere alma kanunu çıkarıldı. Bu kanunla ülkemizde zorunlu askerlik başladı. Kanunun birinci maddesine göre "Osmanlı hanedanının üyeleri dışında kalan tüm tebaa için askerlik hizmeti zorunlu kılınmıştı". 18 ile 45 yaş arasındaki her erkek askerlik yapmakla mükellefti. Önceki kanunlardan doğan eksiklikler iyi tespit edildiği ve seferberlik ilan edildiği için Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda askerlik yapanların sayısı çok büyük rakamlara ulaştı.
1914 tarihli kanun, Millî Mücadele dönemi ile Cumhuriyet'in ilk yıllarında da uygulanmaya devam etti. Cumhuriyet'in ilanından sonra 1927'de yeni bir askere alma kanunu kabul edildi. Bu kanun daha sonra onlarca değişiklikler yapılarak günümüze kadar uygulandı.
ZORUNLU ASKERLİK FRANSIZ İHTİLALİ'YLE YAYILDI
Osmanlı'da profesyonel askerlik varken Avrupa ordularında paralı askerler ve asillerin gönderdiği birlikler ağırlıktaydı. Osmanlı ordusu 100 bin kişilik bir büyüklüğe ulaşırken Avrupa ordularının çoğu 25-30 bin kişiyi geçmiyordu.
Aristokratlar komutan ve onların adamları da askerleriydi. 17. yüzyılda Fransa Kralı XIV. Louis aristokratları sarayında topladı ve asillerin askerlerinden büyük bir ordu meydana getirdi.
Fransa'da profesyonel askerlik Fransız İhtilali'nin bir sonucudur. İhtilal yüzünden Avrupa'da savaş çıkınca "Levee en masse" olarak bilinen ve kitlelerin topluca askere alınmasını öngören kanun 23 ağustos 1793'te Milli Konvansiyon'da kabul edildi. Bu kanuna göre bütün vatandaşlar askerdi. Genç erkeklerden savaşmaları evli erkeklerden nakliyata ve mühimmat teminine yardımcı olmaları, kadınlardan üniforma ve çadır dikmeleri, çocuklardan bez toplamaları, yaşlılardan ise meydanlarda toplanmaları isteniyordu. Bu uygulama Fransız İhtilal Savaşları boyunca geçerliliğini korumuştu. Bu durum Fransız ordusunun çok büyük bir sayıya ulaşmasını sağladı. Bu yeni sistem Fransa'dan sonra Kıta Avrupası'na da yayıldı.
SUBAY YETİŞTİRİLEMEDİ
Osmanlı ordusunun en büyük problemi subay yetiştirilememesiydi. Askeri akademi kurulamadığı için istenilen vasıflarda subay yetiştirilemedi. Mühendishanelerden çok az subay yetişti ve yetişen subaylarda alaylılarla çekişti. Kavalalı Mehmed Ali Paşa isyanında Osmanlı ordusunun Mısır birlikleri karşısında mağlup olmasının en önemli sebebi subay eksikliğindendi. İkinci Mahmud döneminde yeni askeri sistemle birlikte Mekteb-i Harbiye kuruldu. Ancak okula almada yapılan hatalardan dolayı yine yeterli subay yetiştirilemedi. Tanzimat döneminden itibaren modern tarzda subay yetiştirilmeye başlandı. Özellikle İkinci Abdülhamid döneminde yetiştirilen subay sayısı arttı.
ASKERE ALMADA HANGİ ÖLÇÜ KULLANILIYOR?
Ben askerliğim sırasında acemi birliği eğitimimi tank asteğmeni olarak aldım. Yedek subay okuluna seçilenlerin hangi ölçülerle seçildiğini hâlâ anlamış değilim. Her meslekten arkadaş vardı. Ancak teknik kökenli arkadaşlarım tankın kullanılmasıyla ilgili hususları sosyal bilimci arkadaşlardan daha rahat anlıyorlardı. Teknik bilimlerden gelenlerin daha başarılı olacağı top, tank gibi teknik branşlara niçin sosyal bilimci seçilir?